...

İzmir'de geçirdiğim 2 hayat kurtarıcı bol evde oturmalı günden sonra bu sabah otobüsüme gitmek üzere taksiye bindik Denizcan'la. 


Babam aradı, "Binmeden arıycaktım sizi ben" dedim, "Tahmin ettim ama olsun, Mitra'yı dolaştırıcam ben şimdi, annen de anneannenin yanında, yine ağırlaştı filan. Ulaşamassın belki diye aradım. Sen arıycağın zaman beni ara da, türkselden rahat konuşalım, şimdiden iyi yolculuklar" dedi, "Tamam" dedim kapadım.

Sonra Susurluk'ta konuşurken yine sesi çok canlı ve iyi geliyodu, annem hala anneannemleymiş, "Hastaneye filan mı gittiler yoksa evdeler mi" dedim, "Evdeler" dedi, "Hıı tamam" dedim kapadım.

Sonra feribotta aradım babamı, çaldı çaldı, sonunda açtı, "Bi saniye Ceren, diğer telefondayım" dedi, bekledim, diğer telefondaki kişiye "Sağolun, sağolun, sağolun" dedi. Sonra bana döndü, neşeli sesiyle "yarım saat sora Küçükyalı'da görüşürüz, alırım seni" dedi, "Tamam" dedim kapadım.

O yarım saat sancılardan çarpıntılardan geçmek bilmedi, çünkü anneannemin öldüğüne kesinlikle karar vermiştim. 1- Babam bi keyifsizliği saklamaya çalışmıyosa bu kadar neşeli konuşmaz, 2- Annem ben uzun yolculuğa çıktığımda illa beni bir ara arar, 3- Babam başka telefonda olduğu halde benim çağrıma cevap veriyosa, ulaşamayıp annemi aramayayım diyedir, 4- Önceki gece annemi "iyigeceler" demek için aramadım, o da aramadı, 5- Babam gerek olmadığı halde ben uzaktayken anneannemin durumundan söz etmez; 2 senedir sürekli ağırlaşıp ağırlaşıp nispeten düzeliyo anneannem, son derece kanıksadığımız bi durum.

Sonunda yerinden fırlamaya çalışan kalbimle otobüsten indim, tek duymak istediğim yanılmıyo olduğumdu, çünkü bu kadar stresten sonra yanıldığımı duysam bile rahatlamıycaktım, ben kararımı vermiştim, yaşıycaamı yaşamıştım.

Babam valizimi aldı, arabaya bindik, yola çıktık, seyahatimin nasıl geçtiğini sordu filan falan. "Ananem nasıl?" dedim, durdu durdu "Malesef dün akşam kaybettik." dedi. Direk cenazeye gittik, sonra Kilyos mezarlığına, yani dedemin (babamın babası) mezarlığına, o da oraya gömüldü. Karadeniz'e yakın olması da anlamlı oldu.

Böylece aile büyüklerimden en çok sevdiğim iki kişiyi de kaybetmiş oldum. Bir keresinde rüyamda, babamın babası olan dedecimle anneannemin sevgili olduğunu görmüştüm. Çok sevdiğim için onları yakıştırmışım demek. Sonra bu rüyayı anneanneme anlatma gafletinde bulunmuştum. Ne zaman bayram seyran olsa, iki aile biraraya gelse, süslü süslü oturup, dedemi işaret edip göz kırpıyodu bana zillicim. Aklıma o geldi. Bi de ben çocukken ve anneannem mısır ekmeği pişirirken sıcacık fırının karşısına oturuşumuz, fırının camına yansıyışımız, herseferinde "Bak biz de pişiyoruz fırının içinde" diyişimiz geldi. Hatta nedense, kaç senedir aynı binada yaşamamıza ve çok yakın olmamıza rağmen bütün gün sadece bu geldi aklıma. 

Rahat uyusun pembecim.

0 comments: