İstanbul'daydık

Denizcan'la buluşup Pizza Hut'a doğru düzgün bişeyler yemeye gittik. Büyük bi zevkle ne kadar yorulduğumu anlattım. Konser'e (Quo Vadis) gitsem ayakta durabilir miyim, şüphelerim olduundan bahsettim. Yine de gidelim dedim.


 Gittiğimizde başlamıştı konser ve sesler iyyrençti. Harika bir setlist olmasına rağmen hangi şarkının çalmakta olduğu anca 30. saniyeden sonra anlaşılıyodu, dolayısıyla her bir seyirci ayrı bir sırada o şarkının başladığına seviniyodu. Seyirciler de başlı başına bombaydı zaten.

 Yorgun argın evimize gittik, uyuduk. 

 Cumartesi günü kısacık da olsa Toygar ve Gizem'le buluştuk, tebrik ettik, Gizem'in yüzüğüne baktık. Sonra Hasan amcasıyla tanıştım Denizcan'ın, aynı Toygar. Tatlılar, eylenceliler çok. Ben tabi ortamın temposuna yetişemeyip hanım hanımcık bi kenarda oturdum.

 Sonra Zara'ya gittik Denizcan'la, yukarlarda yetişemediğim çantaları Denizcan alıp verdi bana hep. Fırsattan istifade, sevmediklerim dahil hepsini omzuma taktım baktım.

 Şaşkınbakkal'daki tokacıdaki tokaları Deniz'e gösterip fiyatlarına değip değmiycekleri hakkında fikir almak istedim çok, hemen öncesindeki Nezih Kitapevi'ne girelim dedim yine de. "Ya kapanırsa tokacın?" dedi Denizcan, "Olsun" dedim. Nezih'te Şahin aradı Taksim'deyiz gelsenize diye.

 Ajansta Denizcan'la telefonda konuşurken ben, Şahin telefona eğilip bişiler sölüyo hep, diğer tarafa kaçıyorum. Bi baktım bu sefer de Denizcan telefona eğilip Şahin'e bişiler söylemeye çalışıyo. İki tarafın da ne dediğini anlamıyorum. Sonra Şahin Denizcan'ı istedi, bişeyler konuştular kapadılar.

 Nezih'ten çıktık, bi baktım tokacımın kapısı hala açık, yürüdük, tam içeri giriyoduk, kadın "kapandık" dedi, ışıkları söndürdü. Ben üzüldüm, Denizcan da "Hani üzülmiycektin" dedi, "Ama açık olduunu gördüm, umutlandım okadar" dedim.

 Akşam dizilerimizi izliyceimiz için çok mutluyduk. Eve döndük yerleştik ettik. Sonra Denizcan 5 dakka kola almaya gitti. Sonra benim aklım başımdan gitti. Sonra yine de izledik Lost ve Terminatör'ü. Ben biara Deniz'in başladığı Terry Pratchett kitabına baktım biraz, sanırım 16. sayfaya kadar okudum, çok hoşuma gitti. Ama hep benim okuduklarımdan okumasını istiyorum yine de, onlarda çok eyleniceinden emin olduğum için. 

 Sonra uyuduk. Pazar bol bol didiştik, makale aradık, gülüştük. Didişirken Denizcan Skittles yiyodu çok ciddi bir ifadeyle. Makalede harikalar yarattı, 5'ten fazla makale bulduk. Yonca Hoca'yla görüşmediğim için kaynaklarım onaylanmadan hazırlamam gerekicekti researchümü. (teslimi bugündü) Otobüste yapabiliceğini söyledi sora Denizcim, çok sevindim, emin ellere bıraktım görevimi. Gülüşürken de hep biyandan Denizcan gittikten sonra bunlara bu kadar gülemiyceimi düşündüm.

 Babam hava soğuk olduğu için eve dönmeden aramamı, gelip alıcaanı söyledi. Otobüs 23:00'de kalkıcaktı. Hazırlanıp çıktık. Yolda yürürken sanırım giderayak bir son dakika golü atmiyim diye Denizcan 23küsür dakikalık A Change of Seasons'ı söylemeye ve bana da söyletmeye başladı. Otobüs ve babam aynı anda orada oldular, Denizcan da bizimkileri ve kamyonetimizi görmüş oldu. Ben de ilk defa gördüm, idare eder. Sora el salladık birbirimize, gitti, yalnız kaldım.

1 comments:

  1. Deniz said...

    Çok güzelmiş.